Monday, February 11, 2013


Negatif Etkili Söz (NEGATIVELY_LOADED_WORDS)

Bu bir tarafın diğerinde negatif his uyandırıcı sözler söylemesidir. Bu şahsa direk söylenen ve ortaya söylenen diye ikiye ayrılabilir. Çok çeşitli olan direk söylenenimin en klasiği “sen şöylesin böylesin” dir. Bir başka çeşidi “onun yaptığı bir şeye bu şöyle olmuş böyle olmuş” demektir. Dolaylı olanın en klasiği yanında birşeylere bağırıp çağırarak gerilim oluşturmaktır. Bir başka çeşidir olaylara sürekli negative yaklaşan iğneleyen ifadeler kullanmaktır. Bunlar etraftaki şahıslar üzerinde negative hisler oluşturur ve ve sonunda kişilerin içerlerinde var olan “buna bir dur” deme eğilimi yüzünden sorunlar oluşabilir. Burada hatırlanması gereken şey, en basit bir negatifliğe bile ihsanın tahammülünün düşük olmasıdır. Buna biri ya sabırlı olduğundan veya yapacak bir şeyi olmadığından ses çıkarmaz. Bu aynı zamanda kadınların erkekleri yıpratıcı özelliklerinden biridir. (Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi Sokrates'e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış. Sokrates, gayet sakin: - "Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum" demiş)

Sınır İhlali (ACCESS_VIOLATION)

Herkesin bir alanı bu alanın bir sınırı vardır. Birinin başka birinin kalemini kullanması onun sınırlarına girmesidir. İhlal dediğimiz olay bu değildir. Çünkü hepimiz birbirimizin sınırlarına belli ölçüde girerek yaşarız. Biri birinin sınırına girdiğinde ona yük bindiriyordur. Hepimiz birbirimizin yükünü bir ölçüye kadar çekmekle yükümlüyüz. Ancak bu yük artarsa kırılma oluşur. İşte bu noktada Sınır İhlali oluşmuş demektir. Çünkü kişinin içinde olumsuz sinyaller oluşmaktadır.
Değer Atamalarındaki Sorunlar (DEFINITION_CONFLICT): 

 Bir olaya birinin yaklaşımı bir şeyken diğerinin ki başka bir şeydir. İki tarafta kendini haklı görür. Örnek: Akşam yemek yendikten sonra masanın kaldırılması.
1) yemek yendikten sonra masa hemen kaldırılmalıdır
2) hemen kaldırılmasa da olur. Yerinde durur. Can ne zaman isterse,o zaman kaldırılır.

1.görüşte olan bunu tatbik etmek için tek başına çaba sarfetmektedir. Dolayısı ile eğer sofra yemekten sonra hemen kaldırılacaksa yük 1.görüşteki şahsa biner. Yada şahıs can istendiği zaman kaldırılma prensibini kabul etmelidir.
2.görüşte olanın canı istememektedir ve istememesine rağmen yemek biter bitmez masayı kaldırmak zorunda olmakla yüzleşmektedir. (burada değer atamalarının gelişimi genel konusu sözkonusudur.

Yani yaşam felsefemizi neye göre belirliyoruz. Doğru olan şeylere göre mi, yoksa arzularımıza göre mi? Veya yaşamımızda gevşekliğimizden kaynaklanan sebeplerle maddeler oluştuğunun farkında mıyız? ) Örneğin: Banyodan çıkınca temizlemek Bir muz kabuğunun bir akşam bırakılan bir noktada öbür akşam hala durması Bulaşıkların mutfakta birikmiş kalması Vb. Bunlar genelde kişilerin kendi tanımı olmaz. Zaman içinde durum bu olur. Bir kaç kişiden oluşan sistemlerde yük bir grubun üstüne binmeye başlar. Böyle durumlarda çok temiz olmaya çalışanla, dağınık yapıdaki insanlar arasında sorunlar çıkar.

Sunday, February 10, 2013

DE = Discussion Event A bir önerme yapar. B zıttını söyler. Karşılıklı kendinin doğruluğunu ispatlama döngüsü başlar. XK hissi oluşur (sinirlenme vb. tipi) Döngü devam ettikçe XK artar
 If  (WhatISayCanBeWrong == true) break If (person.isAware(DEevent) ) break;

 XK hissi arttıkça döngüden çıkış zorlaşır.

Kişi yanlış olduğunu görse de kabul etmek istemediğinden tartışma uzar. (Sistemin doğru yanlış her şeye karşı bir şey söyleme desteği vardır. Bunun da yardımı ile)

Döngüden Çıkış

Kişi baştan dediğim yanlış olabilir derse döngüden çıkış kolay olur. Yanlış söyleyenin çıkması özellikle yanlış söylediğinin farkında ise çok daha zordur. Ego devrededir. Doğru söyleyenin daha kolaydır. Çözüm önerisi: Doğru söyleyenin ki daha kolay olduğundan ve o doğru söylediğini bildiğinden karşı tarafa “seninde kendince haklı yanın vardır” gibi ifadelerle döngüden kısa zamanda çıkması mümkündür.

Saturday, May 29, 2010

İşlerin iyi yürümesi ve Mutluluk

İşlerin iyi yürümesi kişilerin mutsuzluğu üzerine kurulmak zorunda değildir.
Kişiler mutlu olarak da sistemli ve düzenli olunabilir.
Bu tamamen sistemin tasarımı ile ilgilidir.

Saturday, October 21, 2006

Sistemin Olağan Hata Seviyesi

Tüm sistemler hata üretme eğilimindedir. Bir sistemin belirli bir zaman aralığı için ortalama bir hata miktarı vardır.
Örneğin: Günde 5 hata

Bu sistemin yapısından kaynaklanır. Sistemin belirli bir yapısı için bu beklenen bir durumdur. Yani o şartlar altında günde 5 hatanın oluşması doğaldır. Bunu azaltmak yapıdaki parçaların ve işleyişin durumunu irdelemeyi ve hatalara neden olan negatiflikleri bulup gidermeyi gerektirir.
Örneğin bir elemanın bir bilgi eksikliğinden doğan bir hata o bilginin gerekli olduğu her an hataya neden olabilir. O şartlar altında bundan doğan hatanın o bilgi eksikliği giderilmeden yok edilmesi sözkonusu değildir. O bilgi eksikliği giderildiğinde, eksiklikten doğan hatada sona erecek ve ortalama hata miktarı azalacaktır.

Sistemin ortalama hata miktarı tam olarak bilinebilir mi? Büyük ihtimalle hayır. Ancak burada amacımız bu değeri tam olarak bulmaktan çok, böyle bir değerin var olduğunu ve bu değerin her bir hatanın giderilmesi ile birer birer azalacağını algılamaktır.

Burada konu başka yönlere dallanabilir. Hatanın giderilmesi için enerji harcanması gerekir. Sistemin hata miktarı minimize edilmişse, sistemin enerji seviyesi yüksektir. Eğer enerji seviyesi azalırsa hata miktarı da artmaya başlar. Enerjiye bir örnek dikkattir. Dikkat bedende ve zihinde güçlü ve zinde olmayı gerektirir. Halsizlik, zihni yorgunluk, motivasyon eksikliği gibi düşük enerjili olma yönündeki seviyeler hata miktarını artırma eğilimindedir.

Sistemin Hata Miktarı = Sistemdeki tüm parçaların ürettiği hata= Cansız parçalar + İnsanın ürettiği hata.

Cansız parçaların ürettiği hatayı sabit kabul edersek insanın değişken durumuna bağlı olarak hatanın belirli bir aralıkta artıp azalmakta olduğunu görüyoruz

Thursday, May 25, 2006

Sistem ve İnsan Mekanizması

Kurulan bir sisteme (düzene) insan mekanizmasının tepkisi: İnsan rastgele davranma eğilimindedir (tabiattaki düşük enerjili olma eğiliminin bir çıktısı). Bir sistemin ise özel bir davranış biçimi bekleyen bir yapısı vardır. Dolayısı ile insanın sergilediği rastgele davranışların sistemin tanımladığı davranışlardan farklı olma ihtimali vardır (ki bu yüksek ihtimaldir). İnsan mekanizmasının dahil olduğu bir sistemin zamana göre (zamanla, zaman domainindeki) hareketi esnasında bazı t anlarında sistemin tanımladığı davranış ile insanın sergilediği farklı olur ve insan mekanizması ile sistem arasında bir enerji farkı doğar. Bu durumda sistem stabilite için insan mekanizmalarına sürekli bir enerji uygulamak durumundadır.

Somut bir örnek: Bir şirkette şirketin ihtiyaçlarına ve çalışma şekline özel bir dosya ve klasör yapısı kurulduktan sonra kişiler hala dosyalarını doğal olarak içlerinden gelen ama sistem açısından rastgele kabul edilen yerlere koyma eğiliminde olacaklardır. Ve bu, sistemin onlara bu davranışın kendisi ile senkronizasyonu sağlamak için DOSYA_KLASÖR _DÜZENİNE_UY sinyali göndermesini gerektirir.

Makineleşerek İnsanlaşma

Makineleşmiş sistemin bizi daha insanlaştırması, bizi kibirden, sinirden uzak tutması. Onlardan uzak tutmasa da etkilerinden bizi koruması. Yani sinirlensek ve kibirlensek bile sistemin etkilenmemesi.

Makineleşmiş sistemin bizi ana amaçlardan sapmaktan uzak tutması.

His ve bilgi grafiği üzerinde bir düşünce fırtınası yaptıktan sonra gereksiz ve gürültüye neden olan hislerden arındırılmanın anlamını biraz daha iyi kavrıyoruz.

Bu his ve düşünce merkezlerinin dış etkiler nedeniyle amaçtan sapmasını engelleme ve amaca yönelik çalışmasını sağlama adına geliştirilmiş bir modeldir.